7 Adımda Markalaşma

…Hayaller… 

Kişi hayal ettiği sürece yaşar. Gerek iş gerekse özel yaşamda sürekli hayal kurarız, kimi gerçekleşir kimi de düş kırıklıklarıyla sonuçlanır. Yine de umutlar ve heyecanla yeni hayaller peşinde koşarız. Değişik bir heyecandır. Dudaklara yansımasa da içten içe bir gülümsemedir, hayal kurmak… Uzakdoğu’da Tropik bir ada da uzun bir tatil. Saygın bir şirkette üst düzey yönetici. Sonra da gerçekçi olmaya çalışırız, baktık boş hayallerin sayısı artınca. 

Benim de hayallerim arasında kitap yazmak vardı. Best Seller olsun. Üniversiteler de okutulsun. Referans olsun. Renkli sayfalar ve Yaşamdan Örnekler olsun. Her kitap imzaladığımda, keyif alayım. 

ODTÜ de öğrenci iken Amerika’da basılmış kitapları hayranlıkla inceler, her sayfasını keyifle okurdum, neden bizim böyle ders kitaplarımız yok diye hayıflanırdım. Bir gün bende böyle bir kitap yazabilirim diye aklımdan geçirirdim. Yurt ta kaldığımdan, spor un yanı sıra, ders çalışmak bir hobi gibiydi NY’da Park Avenue’de Colgate-Palmolive’in yüksek binasına bakarken, nasıl oluyor da! Buradaki ofislerden 100’ü aşkın ülkede “Dünya Markasını’’ yönetiyorlardı. Hayalim olan kitabın konusu netleşti, bir an da. 3 yıl, 4 ay sürdü. Öncelikle, “Marka İnşasının’’ evrelerini ABD’li gözüyle, anlamaya çalıştım. Not tutma, her önemli konuyu yazma alışkanlığım çok faydalı oldu. Colgate Türkiye Pazarlama Bölümü’nde tecrübelerimi “yönetici gözüyle” tek tek irdeleyip. Bu iş 7 adımda/aşamada yaptıklarını fark ettim. Sonrası çorap söküğü misali geldi. Disiplinli çalışma, sabırla tekrar tekrar edit yapmak, her sayfa ya uygun resimleri titizlikle aramak gerekiyordu. Hayallere inanmak, paralelinde tempolu ama keyifle çalışmak. Uçakta, plajda, çoğu zaman kafelerde. 

İnce bir çizgi vardır, hayallerimizin gerçekleşmesinde, onurlu yaşam çizgimizden taviz vermeden, sürekli gayret içinde olmak… Gerçekleşiyor… 

Daha ne hayallerimiz var, yaradan sağlık versin, her gün doğan güneşle umut ve heyecanla koşalım. Alplerin zirvesinde yer alan krater gölde dolaşmaktan, daha nice kitaplar yazmaya… 

Şimdide 35 yıllık birikimimle hayalimdeki şirket yönetimini yazdım. 

Sevgi ve saygılarımla. 

ALTAY AYHAN 

Ocak 2018, İstanbul

Bu Kitabı Satın Al

Hormonlu Egoların Yönetimi

İstiklal Gazisi dedem Kurtuluş Savaşı esnasında Atatürk’ten aldığı madalyasını bana bıraktı. Dedem ve dedemin silah arkadaşlarına layık olmak ve günümüzde ekonomik savaşların olduğu dünyamızda ülkeme katkım olması için bu kitabı kaleme aldım. Yapılan istatistikler göstermiştir ki, güzel Türkiye’mizde aile şirketlerinin üçüncü nesli görme oranı %4. Ekonominin %75’ini aile şirketleri oluşturmaktadır. Bu kitapla artık günümüzde savaşın ekonomi boyutları daha ön plana çıktığından, inanıyorum ki bu kitap kurumsallaşmaya ve bizden sonraki nesillere de mutlaka fayda sağlayacaktır. Burada önemli olan iz değerli okuyucuların görüşüdür. 35 yıllık profesyonel birimimi şirketin terzi gibi Türk Şirketleri’nin bedenine uygun hale getirmeyi hedefliyorum. Aslında buna yönetimin organizasyonun dinamiklerine göre doğru planlanması, şekillendirilmesi ve hayata geçirilmesi de diyebiliriz. Her şirketin kendine özel dinamikleri vardır ancak temel iş prensipleri evrenseldir. Doğru olan bu prensipleri izleyerek doğru bedeni doğru giysiyi dikmektir.

Şüphesiz her kişinin hayatı bir romandır ve herkes kendi romanının kahramanıdır. Hayatımızda heyecanlı inişli çıkışlar ya da daha zor günler ve anlarımız olmuştur. Önemli olan insanın istediği zaman zorlukların üstesinden geleceğini bilmesidir. 

Yaşam döngüsü toplumsal konuların yanı sıra iş hayatında yaşanılan deneyimlerin, karşılaşılan zorlukların anılması ve sonucunda hiç bitmeyen yaşam temposunda yaşamın her anının değerini ve kıymetini bilerek ‘’mücadele etme sanatıdır’’. Öğrencilerim yaşamla ilgili yakındıkları zaman onlara her zaman söylediğim iki cümle vardır.

  • Hayat zordur,
  • Hayat güzeldir! 

Şöyle ki güzellik zorlukların üstesinden geldikten sonra hissettiğin hazdır. Sabah işe gittiğimde odama gitmeden ofiste turlayıp herkese ‘’günaydın’’ dedikten sonra üstümü çıkarmadan atkı ya da gözlükle ekibimle bir şeyler konuşmak ve güne heyecanlı başlamanın mutluluğu bir başkadır. O gün gününüzde olmayabilirsiniz ama olumsuz duyguları çevremize yansıtmamamız gerekmektedir. Pazartesi toplantıları paylaşım açısından ve haftaya başlama açısından son derece önemlidir. 

İnsan zaman zaman hayatını bir film şeridi gibi gözden geçirmek ister! Öylesine hızlı yaşadığımız günümüzde geriye bakıp nereye geldiğimizi sorgulamak ve hatta biraz geçmişe gidip zaman makinesinde mezun olduğumuz ilkokul, ortaokulları ziyaret etmek ayrı bir keyif ve heyecan vermektedir. Bu kitapta geçmişi ve günümüzü harmanlayarak o an zor gibi görünen ancak bugün tebessümle gülümseyerek hatırladığım o günleri sizlerle paylaşmak istedim. Amacım güçlüklerle mücadele etmenin, çalışmanın, başarmanın dayanılmaz hafifliğini, keyfini ve bu süreçte edindiğim tecrübeleri siz değerli okuyucularımla paylaşmak isterim. 

Özetle; keyif odaklı terlemek muazzam bir duygudur!

Bu Kitabı Satın Al

Dijital Dünyada Markalaşma

…Hayaller…
Kişi hayal ettiği sürece yaşar. Gerek iş gerekse özel yaşamda sürekli hayal kurarız, kimi
gerçekleşir kimi de düş kırıklıklarıyla sonuçlanır. Yine de umutlar ve heyecanla yeni hayaller
peşinde koşarız. Değişik bir heyecandır. Dudaklara yansımasa da içten içe bir gülümsemedir,
hayal kurmak… Uzakdoğu’da Tropik bir adada uzun bir tatil. Saygın bir şirkette üst düzey
yönetici. Sonra da gerçekçi olmaya çalışırız, baktık boş hayallerin sayısı artınca.
Benimde hayallerim arasında kitap yazmak vardı. Best Seller olsun. Üniversitelerde
okutulsun. Referans olsun. Renkli sayfalar ve Yaşamdan Örnekler olsun. Her kitap
imzaladığımda, keyif alayım. Bunlar gerçek oldu da…
ODTÜ de öğrenci iken Amerika’da basılmış kitapları hayranlıkla inceler, her sayfasını keyifle
okurdum, neden bizim böyle ders kitaplarımız yok diye hayıflanırdım. Bir gün bende böyle bir
kitap yazabilirim diye aklımdan geçirirdim. Yurtta kaldığımdan, sporun yanı sıra, ders
çalışmak bir hobi gibiydi. NY’da Park Avenue’de Colgate-Palmolive’in yüksek binasına
bakarken, nasıl oluyorda buradaki ofislerden 100’ü aşkın ülkede “Dünya Markası”nı
yönetiyorlar diye düşünürdüm.
Bir önceki Yedi Adımda Markalaşma kitabımda “Marka İnşaası”nın evrelerini ABD’li gözüyle,
Colgate Türkiye Pazarlama Bölümü’ndeki tecrübelerimi “yönetici gözüyle” tek tek irdeleyip
bu iş 7 adımda/aşamada nasıl yapılır örneklerle anlatmaya çalışmıştım.
Ve pandemi ile birlikte hayatımızı derinden etkileyen bir süreç yaşadık. Hayata bakış açımız
değişti, önce sağlık ve sevdiklerimiz dedik. İş yapma biçimleri de etkilendi tabii. Küresel çapta
bir kriz yaşadık…
Yeni kitabımı da bu dönemde yazdım. Pandemi sürecinde değişen Dünya ile birlikte dijital bir
dönüşüm sürecinden geçtik. Hala da geçiyoruz… Bu kitabım markaların bu dijitalleşme
yolunda atacakları adımları, online platformlarda var olabilmek için uygulamaları gereken
stratejileri içeriyor. 3 yıl 2 ay sürdü. Disiplinli çalışma, not tutma, sabırla tekrar tekrar edit
yapmak, her sayfaya uygun resimleri titizlikle aramak… Hayallere inanmak, paralelinde
tempolu ama keyifle çalışmak.
İnce bir çizgi vardır, hayallerimizin gerçekleşmesinde, onurlu yaşam çizgimizden taviz
vermeden, sürekli gayret içinde olmak… Gerçekleşiyor…
Daha ne hayallerimiz var, yaradan sağlık versin, her gün doğan güneşle umut ve heyecanla
koşalım. Alplerin zirvesinde yer alan krater gölde dolaşmaktan, daha nice kitaplar yazmaya…
Şimdi de 39 yıllık birikimimle hayalimdeki marka yönetimini yazdım.

Dijital Çağda da kolları sıvayalım.
Sevgi ve saygılarımla.

Hayat Ne Zaman Kolay Oldu ki?

Şair olmak gerçekten çok zor… Haddim de değil… Yıllar geçtikçe farkındalık duygusu ön plana çıkıyor, duygusallık daha da ön plana çıkıyor… Amatörce yıllarca yazdıkların bir anda ardı ardına dökülüveriyor… Çoğumuz şair gibi yaşamaktayız aslında, ancak farkındalığımız eksik…

Derin bir sohbete girsen gerek siyaset, gerek inanç, gerekse duygusal konulardan söz etsen, bir anda ne rafine duygular, cümleler dökülür insanların dilinden… Hatta, fevkalade ciddi bir yönetim kurulu toplantısında dahi felsefi sözcüklerin bir anda dökülüverdiğine şahit oluyorsun…

Bense bulunduğum ortamı, eskilerin deyimiyle halet-i ruhiyemi, o an hissettiklerimi yazdım… Yaşadıklarımız, hissettiklerimiz ortak… Kimi yıllar önce dimağımın bir köşesinde kalıp şimdi çıkan, kimi de o an heyecanlandıran ya da duygulandıran bir ortamı kelimelerle yansıtmaya çalıştım…

Şairin dediği gibi, en güzel şiirlerimiz henüz yazmadıklarımız…
Keyifli okumalar dilerim…

Bu Kitabı Satın Al

ODTÜ Aşkları

Öğrencilik yılları özellikle üniversite insan yaşamında ayrı bir yer tutar. Ergenlikten çıkıştır, coşkudur, başkaldırıdır, duygu yoğunluğudur, hüzündür… 

Tüm bu duygu salınımlarını ODTÜ’de yaşarsan bir başka heyecana dönüşür. Kimi zaman 3. 

Yurt’ta (Koç Yurdu) final sınavları zamanında Pink Floyd’dan “The Wall” dinlerken, kimi zaman Devrim Stadı’nda geceleri koşarken, kimi zaman da İşletme-Mimarlık amfisinde iken yaşanmış heyecanları dizelere dökmeye çalıştım.

Yaşam tüm hızıyla akarken ruhumuz gençleşir, farkındalığımız artar. Üniversite yıllarında yaşadıklarımız dün gibi tekrar canlanır zihnimizde. Halen yetişkin ergenliğin olgun sevgisini yaşıyoruz. 

ODTÜ döneminde yaşanmış/yaşanmamış aşkların, sevgilerin yıllar itibariyle yansıması oldu bu 2. Şiir kitabı.

‘’Tüm ülkeleri bilinçle, özlemle, esinle, özveri ile dolaşırken oralarda ekilen albenili, güzel kokulu üzerlerine bal arılarının konduğu çiçekleri, bunların tohumlarını, dallarını, köklerini özenle bir bir toplayıp, burada Altay Ayhan ozan bahçesini oluşturup yıllar yıllar özenle büyütüp bugünlere getirmiştir. 

Şimdi bizler bahçesinin yamacına oturup buradan bize esen o ılık yelden bizi düşlere götüren bu güzel kokuları, renkleri duyumsuyor ve Altay Ayhan’a alkışlarımı sunuyorum. 

Bu kez de bize ODTÜ–80’li yılların duygu yoğunluğu ile sesleniyor.’’

Mehmet Öztutar 

15/08/2020 Susanoğlu / Silifke

Bu Kitabı Satın Al